Geleceğin Futbolu: Bukalemun Futbol
Futbol dünyasına 2000’lerin başıyla
beraber yerleşen Makyavelist bir futbol anlayışı var. Mucidi Jose Mourinho’nun
gittiği her takımda başarılı olmasını sağlayan bir felsefe.
Futbol tarihinde dünya futbolunu etkileyen bir çok takım vardır, ancak
bütünüyle köklü devrimlere yol açan bir elin parmaklarını geçmeyecek anlayış
vardır. Catenaccio’dan Total Futbol’a, WM’den Sosyalist Futbol’a, bu akımlar
sürekli değişim göstermiş, dünya futbol sahnesinde hanedanlıkların, dominasyonların
gelip geçmesine sebebiyet vermiştir. 1950-1956 yılları arasında 6 yıllık bir
Şampiyonlar Ligi hanedanı kuran Real Madrid, George Best’li United, Cruyff’un
Ajax ı, Üç Lalelerin sürüklediği AC Milan ve Messi’li Barcelona gibi. Futbol,
sürekli değişim ve gelişim göstermiş, her süregelen yenilmez anlayış, en
sonunda yeni bir akımın önünde diz çökmüştür.
Son 15 yılda Avrupa’da futbol, önceki yıllara oranla çok daha radikal
değişikliklere sahne oluyor. Hep daha hızlı, daha güçlü, daha teknik, daha kondisyonlu
takımlar gelip geçiyor. Son 10 numara Zinedine Zidane’ın maestroluğunu yaptığı
Real Madrid, Effenberg ‘li Bayern, 2003-2007 arasına ambargo koyan
Seedorf-Pirlo-Gattuso-Kaka’lı Milan, Ronaldo’nun sürüklediği Manchester United
ve Tiki Taka Barcelona. Her birinin Avrupa futboluna getirdiği farklı yorumlar,
başarılarını taçlandıran birer yıldızdı adeta. Bütün bu yarışın ortasında kısa
bir süre de olsa bir Türk takımının da parlaması, elbette ki Türk sporseverler
için unutulmaz anlardı. 2000’in UEFA Şampiyonu Galatasaray, Fatih Terim’in
“Kaos Futbolu” yorumu ile bir dönem Avrupa’da terör estirmişti.
Bugünlerde ise futbol, yepyeni bir anlayışla karşı karşıya, tam olarak ne
olduğunu anlamak için çok eskilere 1970’li yıllara dönmemiz gerek.
Total futbol anlayışının ilk temsilcisi olan ‘70’lerin Hollanda’sını
hepimiz biliriz. Her oyuncunun her mevkide oynayabildiği, pozisyonların kesin
olmadığı son derece akışkan bir anlayıştır. Söz gelimi Johann Cruyff maçta 80
dakika sağ bek oynarken, son 10 dakikada forvete geçip maçı kurtarabilir bu
sistemde. Alan savunmasının henüz oturmadığı yıllarda, savunma oyuncularının
aynı anda hem alanlarını, hem de oyuncularını savunması gerektiği dönemlerde,
aynı alanda 2-3 kişiyle yapılan pres ve hücum, Ajax’ta ve Hollanda’da
müthiş bir dominasyonu beraberinde getirdi. Ancak bu sistem çok yönlü
oyunculara ve Johann Cruyff gibi bir beyne ihtiyaç duyduğundan, fiziksel yönden
zayıf kalan oyuncuların sert futbola direnememesi sebebiyle bir daha hiç bir
takım tarafından uygulanamadı. Bu anlayışa en yakın futbolu bugün FC
Barcelona oynayabiliyor, bu da yaklaşık 20 yıllık bir emeğin ürünüdür.
Fizik + Kondisyon
“Bukalemun Futbol” fikri ise, takımı ikiye bölerek iki ayrı total futbol
anlayışını birbiri ile senkronize etmeye dayanır. Örneklerle açıklayalım
geçen yılın şampiyonu İnter’in kadrosuna bakalım mesela;
Cesar
Maicon-Lucio-Samuel-Zanetti
Cambiasso-Sneijder-Muntari
Pandev-Milito-Etoo
Defanstaki 4 oyuncunun ana görevi savunma yapmak. Tamamı fiziksel
yönden çok güçlü, kondisyonlu, ikili mücadelede ayakta kalan, sezgi gücü yüksek
ve yıkılmayan oyunculardan oluşmakta. Maicon’un sağ kanadı komple kullanan bir
bek olması veya Lucio’nun teknik kapasitesi bu noktada artıdır ancak bu
bölgenin görevi, genelde savunma yapmaktır. Elinizde Chivu,Thiago Motta,
Cordoba, Materazzi gibi yarı sahanın gerisinde hemen her noktada üst düzey
performans gösterebilen oyuncuların da olması, bu bölgede rotasyon yapmanızı da
kolaylaştırmakta.
Orta sahada Cambiasso ve Muntari gibi kesici özelliği yüksek ve az da olsa
top kullanabilme özelliği olan iki oyuncu görüyoruz. Bu oyuncuların
görevi, savunma yaparken defansın ani bir baskın yemesini engellemek ve atağı
ilk dalgakıran olarak karşılamak. Hücumda ise takımın beyni olan Sneijder’e topu
en kısa zamanda geçirerek takımı bir anda atağa kaldırmak. Cambiasso ve Muntari
çok yüksek kondisyonlu oyuncular olduklarından, 90 dakika boyunca 60 metrelik
alanda ileri-geri oynayabilen, ikili mücadeleden korkmayan ve yıkılmayan yapıya
sahipler.
Oyun zekası + Top
tekniği
Takım savunma halindeyken bu ikilinin arasında, hücum halindeyken önünde
oynayan Sneijder, Pandev veya Stankovic ise bu sistemin kilit adamları. Çok
yüksek top tekniğine sahip bu oyuncuların görevi, savunmada kazanılan topları
en kısa zamanda ileri uca taşımak, görevi savunma olan geri dörtlüden topu en
kısa sürede verimli bir şekilde uzaklaştırıp rakip sahada oyun kurmaktır. Bu
genelde kanatlara atılan uzun toplar veya göbekte en fazla 5-6 kısa pas
şeklinde oluyor. Kilit noktadaki oyuncuların hepsinin yüksek oyun zekâsı ve şut
becerisi olduğundan ileride top kapma veya uzaktan şut ile de takıma katkısı
olmakta. Tabi bu bölgedeki oyuncuların da hücum hattında her bölgede yüksek
verimle oynayabilmesi büyük artıdır.
Savunma konusunda sadece alanlarını kontrol etmekle ve ceza paslarını
kesmekle görevli olan ileri uç oyuncuları ise son derece hızlı ve ikili
mücadelede ayakta kalan oyunculardan oluşmakta. Sağ ve sol kanatta oynayan
oyuncuların ters ayakla içeriye kat etme becerisi, en ileri uçta oynayan
oyuncunun patlayıcı özelliğe sahip, bitiricilik ve son vuruşlarda üst seviyede
olması da bu sistemin gereksinimlerinden. Bu sayede savunmada kazanılan toplar
çok hızlı bir şekilde hücuma çevrilebiliyor, rakip sahada hemen oyun kurulup
gole gidilebiliyor. Aynı şekilde hücumdan savunmaya dönüş de bir o kadar seri
oluyor.
Mourinho’nun kendi ağzından;
“Bu geçiş periyotları çok kısa sürer, aksiyonu tamamlamak için en fazla üç
ya da dört saniyeniz vardır. Eğer yüksek kalitede oyunculara sahipseniz, hepsi
aynı anda aynı şeyi düşünürlerse oyunda ve hareketlenmelerde duraksama olmaz.
Sonuca ulaşırsınız. Maçlardaki belirleyici anlar, bu anlardır.”
Bu durumu bir örnekle gözümüzün önüne getirirsek; rakip takım pas yaparak
sizin sahanıza doğru geliyor. Kendi sahanıza geçtikleri anda sert prese
başlıyorsunuz. Orta sahadan sizin defansınızın önüne kadar gelmiş durumda.
Burada, Milito orta göbeğin 1-2 metre gerisinde, ofsayttan kurtulmuş durumda.
Eto’o ve Pandev ise alanlarını kapatarak rakip beklerin hücuma çıkmasını
engelliyor, keza Sneijder de alanını kapatmış.
Onun dışındaki bütün oyuncular geride. Rakip pasları yaparken, Maicon geçiş
pasını sezdi ve topu kesti. İnter tamamen kendi sahasına yerleşmiş durumda.
Rakip üstlerine çökmüş haldeyken top İnter’de. Takım bir anda hücuma geçiyor,
ileri uç oyuncuları bir anda ileriye doğru koşarken, top çok kısa süreli
paslarla ön bölgeye getiriliyor. Patlama özelliği olan sağ ve sol hücumcu ile
birlikte ileri çıkan Sneijder, yüksek oyun zekâsı ve pas yeteneği ile önce
savunmacısını ekarte ediyor, sonra hemen oyunu kuruyor ve topu 3. bölgeye
getiriyor. İlerideki bitiriciliği yüksek uç oyuncusu ve golcülük özelliği olan
iki kanat oyuncusu ile atak sonlanıyor.
Burada kare kare bakarsak, özetle şu çıkar karşımıza. Topu kapana kadar
tamamen savunmaya çekilmiş ama silahlarını da gizlemiş bir İnter var
karşınızda. Top kazanıldığı anda ise atak başlıyor ve çok kısa sürede top rakip
sahaya taşınıyor. İşte o geçiş anı, yani topun 3. bölgedeki Sneijder e
ulaştırılması veya uzun topla Eto’o veya Pandev’e geçirilmesi, bu sistemde
kilit nokta. Oyuncuların tamamı bu sistemi benimseyerek hücuma kalktıklarında,
hücumda olan rakip bu ani geçişe tepki veremiyor veya verse bile geç kalmış
oluyor.
Ustalık dönemi Real
Madrid
Kontratak futboluna çok benzeyen bu anlayışın en önemli özelliği, kontratak
gibi reaktif değil, pro-aktif bir anlayış olmasıdır. Çünkü topsuz oyun, rakibe
yapılacak şarjlar ve baskı, top sizde olmasa da rakibin oyun anlayışına direk
etki ettiği için, istediğiniz sonucu almanız için gereken şartları size
sağlıyor. Mourinho, bu geçişler üzerine yıllardır kafa yoruyor ve İnter’de
fenafillâh noktasına getirdiği bu anlayışı Porto ve Chelsea’de iken de
uygulamaktaydı. Şimdi Real Madrid’de elinde dünyanın en iyi açık oyuncularına
sahipken bu futbolu oturtmak, onun için pek zor olmasa gerek. Tabi sene sonunda
yapacağı bir iki nokta atışı transfer de gerekmekte. Dediğimiz gibi iki farklı
oyun sergileyebilen bu anlayış, çok yönlü savunma ve çok yönlü hücum
oyuncularına, her şeyden önemlisi yüksek fizik güç ve kondisyona dayalı bir
futbol fikri.
Bugün Ronaldo, Di Maria, Higuain, Kaka, Mesut, Alonso, Pepe, Ramos gibi
temel taşlar yerine otursa da, bir sonraki sezon için gerekli bir iki transfer,
Mourinho’nun kafasındaki anlayışı tamamen sahaya yansıtmasını sağlayacaktır. La
liga şampiyonluğundan sonra Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunuda 3. kez
kaldıracaktır...
Bu tip futbolun en önemli avantajı ise, reaktif oyun ile pro-aktif oyun
arasındaki gidiş gelişlerle rakip takıma göre şekil alabilmesidir.
Dezavantajları arasında, yüksek oranda fiziksel güce ve kondisyona dayandığı
için, sezon içerisinde çok iyi bir rotasyona ve sertlik dozajına sahip olmak
gerekliliğidir. Mourinho ise bu konuda dünyanın en iyilerinden birisi olduğu için,
fikir babası olduğu bu anlayış, onu en büyük “Winner” ikonlarından birisi
haline getirmiştir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder