13 Temmuz 2013 Cumartesi

Futbolcuların Fiziksel Ve Fizyolojik Özellikleri



Futboldaki ortimal performansın hazırlanmasında anthropometrikler de önemlidir. Farklı ülkelerdeki değişik oyun pozisyonları için vücut kütlesi, boy ve yaş açısından mevcut olan eğilimlere rağmen, fiziksel büyüklük ve şekil başarı için öncelikli bir gösterge değildir. Fakat bazı Avrupa liglerinde oyuncu alınması için oyuncuların boy ve vücut kütlesinin önemli bir politika olduğu ileri sürülmektedir.
İspanya ve İtalyadaki üst düzey liglerde Güney Amerikadan çok fazla oyuncu bulunmaktadır. Bu oyuncular, özellikle forvet ve orta saha pozisyonu olarak Almanya ve İngilterede oynayan oyuncular ile karşılaştırıldığında daha kısa boylu oyuncular olduğu, buna karşılık Brezilyadaki oyuncuların İspanya, Almanya, İtalya, Norveç, Danimarka ve İngiltere liglerindeki benzer pozisyonlarda oynayan oyuncular ile sadece vücut kütleleri benzer olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Brezilya Birinci Lig oyuncularının profilleri, Yunanistan ve Suudi Arabistan oyuncularının boy ve vücut kütlesine benzermektedir.



ARNASON ve arkadaşlarının (2004), 1999 sezonu esnasında İrlanda elit ligi ve İrlanda 1. Ligindeki 17 futbol takımında yapmış olduğu çalışmada, elit seviyedeki lig takımlarının birinci lig takımlarına göre daha uzun olduklarını elde etmişlerdir. Aynı şekilde WISLOFF ve arkadaşları (1998) tarafından yapılmış olan çalışmada da elit seviyedeki takımların birinci lig takımlarına göre daha uzun oldukları elde edilmiştir.
Farklı oyun pozisyonlarındaki oyuncuların fiziksel özelliklerine baktığımız zaman, orta saha oyuncularının hücum oyuncularından daha yaşlı, hücum oyuncularının orta saha oyuncularından daha güçlü ve defans görevlerinde yüksek toplara ulaşabilmek gibi pozisyonda bir avantaj sağlamasından dolayı da defans oyuncularının orta saha oyuncularından daha uzun ve daha ağır olduğu görülmektedir. Benzer bir şekilde elit seviyedeki 65 Danimarkalı oyuncu üzerinde yapılan bir çalışmada, ortalama boy ve vücut kütlesinin orta saha, hücum ve forvet oyuncularında benzerken, kaleciler ve stoper oyuncuların daha ağır ve daha uzun oldukları elde edilmiştir. Yapılan çalışmada en uzun boylu forvet oyuncusu 1.90 metre boyundayken, en kısa forvet oyuncusunun 1.67 metre boyunda olduğu bildirilmiştir.
Orta saha oyuncularının daha az vücut ağırlığına sahip olmasında defans ve hücum arasındaki çizgilerde hareket etmesi ve daha büyük mesafeler katetmelerinden dolayı olduğu ileri sürülmektedir. Sonuç olarak orta saha oyuncuları maçlar esnasında daha fazla enerji harcamakta ve bu nedenle daha yüksek maksimal oksijen alımına sahip oldukları varsayılmaktadır.
Kaleciler ise sahadaki diğer oyunculara göre daha uzun ve daha ağır ağırdır. Ayrıca kalecilerin daha büyük bir bacak ekstansör gücüne sahip oldukları görülmektedir. Çünkü bir kalecinin daha hızlı hareket etmesi, reaksiyon göstermesi, sıçraması ya da kurtarış için dalması, şutları kurtarması ve daha büyük bir görüş alanı kaplaması önemli görevleridir.
Kalp atım hızı, kalbin bir dakikadaki vuruş sayısını ifade etmektedir. İstirahat kalp hızı kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Yinede ortalama kalp atım hızı olarak 72 atım / dakika kabıul edilmektedir. İstirahat kalp atım hızı sporcularda daha düşük olduğu bilinmektedir. Sporcuların şiddetli yüklenmeler sonrasında kalp atım sayıları yüksek oranda artmaktadır. Yapılan yüklenmenin şiddetine bağlı olarak artan kalp atım sayısı, sporcunun hangi sıklıkta ve şiddette çalıştığını ve antrenmanın amacına ulaşıp ulaşmadığı hakkında bilgi vermektedir.
Vücut yağları, futbolcular için sıçramada, hızlı dönüş ve yavaşlamalarda, süratte ve dayanıklılıkta olumsuz bir özelliktir. Bu nedenle yüksek oranda bir vücut yağına sahip olan sporcular maç anında olumsuz olarak etkilenecektir. Uruguay içindeki 1995 Kupa Amerika Şampiyonasında 95 uluslar arası oyuncunun geniş kapsamlı bir anthropometrik profili incelenmiş ve oyuncuların ortalama olarak % 11 vücut yağ değerlerine ve % 62 kas kütlesine sahip oldukları elde edilmiştir. Daha önce yapılan çalışmalarda da elit seviyedeki oyuncuların ortalama olarak % 11 vücut yağ değerlerine sahip oldukları belirtilmiştir. En fazla yağ oranı kalecilerde bulunmaktadır.
Futboldaki hareketlerin birçoğu patlayıcı ve şiddetlidir (örneğin sıçrama, tekme atma, dönme gibi). Bu gibi hareketler esnasındaki güç verimi, hareketlerin yapılmasında gerekli olan kassal kuvvet ile ilişkilidir. Bu yüzden oyuncunun, sakatlanma riskini de azaltan yüksek bir kassal kuvvete sahip olması faydalı olacaktır. Kas kuvveti, maksimal bir istemli kasılma esnasında belirlenmiş bir şiddette bir dirence karşı bir kasın ya da kas gruplarının ortaya koyduğu gerilim ya da güç miktarı olarak tanımlanmaktadır. Bacak ve kalça kasları güçlü bir şut atmada, boyun ve gövde kasları kafa vurusunda, kalça, gövde, omuz ve kol kasları taç atışında, bacak, kalça ve gövde kasları top kazanmak için yapılan mücadelelerde önemli unsurlardır. Futbolculardaki kas kuvveti, takım içindeki pozisyon ile ilişkilidir. Forvet oyuncuları, kaleciler ve stoper oyuncularına göre hücum oyuncuları daha düşük güç üretirken, orta saha oyuncuları ise en düşük kas kuvvetine sahiptir.
Elit seviyedeki futbolcular için kas kapillerinin ortalama sayısı antrenman yapmayan bireyler için elde edilen sayıdan daha fazladır ama dayanıklılık sporları yapan sporcularda bulunan sayı kadar yüksek değildir. Ayrıca ANDERSON ve arkadaşları (1994) tarafından yapılan çalışmada ise futbolcuların antrenman yapmayan bireylere göre hızlı kasılan fibril alanının yavaş kasılan fibril alanından daha büyük olduğunu elde etmişlerdir. Elit seviyedeki erkek futbolcular üzerine yapılan birçok çalışmada, kas morfoloji analizi vastus lateralis ya da gastrocnemius kasından alınan biopsiler üstünde yapılmıştır. Yavaş kasınla fibrillerin ortalama yüzdesi vastus lateralis için % 40 - 61, gastrocnemius için ise % 49 - 60 arasında sıralanmıştır.
GILLQWIST ve EKSTRAND (1986), İsveç ulusal takımından ve İsveç birinci liginden oyuncuların, dördüncü lig oyuncularına göre diz fleksör ve ekstansörleri için yavaş ve düşük hızlarda daha yüksek bir torque değerine sahip olduklarını rapor etmişlerdir. Benzer bulgular Japon elit ve üniversite oyuncuları arasında da elde edilmiştir. Kaleciler ve defans oyuncularının, orta saha ve forvet oyuncularına göre daha yüksek bir diz ekstansion momentine sahip oldukları bildirilmiştir.
GUERRO ve arkadaşları (2004) tarafından yapılan çalışmada, vücut ağırlığında % 2 sıvı kaybının egzersiz performansı, kas dayanıklılığının azalması, mental işlev, termoregülasyon üstünde negatif bir etkiye sahip olduğu ve kalp hızını artırdığını bildirmişlerdir. Bir futbol maçı esnasındaki yorgunluk, sıklıkla müsabaka seviyesi ve oyuncunun uygunluk seviyesine bağımlı olarak karbonhidrat azalması ile de ilişkilendirilmektedir. Bu nedenle oyuncuların maç esnasında katbonhidrat içeren bir sıvı tükettiklerinde daha büyük bir mesafe katettikleri, maçtan sonra daha yüksek kas glikojen konsantrasyonuna sahip oldukları, daha az yorulup daha iyi performans sergiledikleri bildirilmiştir. Buna karşılık McGREGOR ve arkadaşları (1999) tarafından yapılan çalışmada ise deneme esnasında hiçbir sıvı almayan grubun % 5 performansında azalma olduğu sonucuna varmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder