13 Temmuz 2013 Cumartesi

Futbolda Aerobik Güç


Futboldaki teknik ve taktik hareketler oyuncuların fiziksel kapasitesine bağlıdır. Bir futbol maçının süresinden dolayı, enerji salınımın ez az % 90’ı aerobiktir ve 90 dakikalık bir futbol maçı esnasındakiortalama egzersiz yoğunluğunun, maksimal kalp hızının % 80-90’ı ya da anaerobik eşik çevresinde olduğu hesaplanmıştır. Gerçekten de futbol maçları, laktat birikiminin yer aldığı yüksek yoğunluktaki aktivite durumlarına ve periyotlarına sahiptir. Kan laktat birikiminden dolayı, büyük bir zaman bölümünde ortalama yüksek bir yoğunluğun devam ettirilebilmesi fizyolojik olarak imkansızlık olacaktır. Bu yüzden oyuncular çalışan kaslardan laktatı yok etmek için düşük yoğunluktaki aktivite dönemlerine ihtiyaç duymaktadır.

Oyuncular, oyunun en yüksek seviyelerindeki fizyolojik yüke dayanmak için aerobik kapasitelerini geliştirmelidirler. Aerobik kapasite (VO2max), futboldaki önemli bir performans göstericisidir ve bir bireyin maksimal oksijen alımı sayıları olan metabolik parametreyi ifade etmektedir. Yüksek bir aerobik kapasiteye sahip olan oyuncular enerji salınımı için gerekli olan yüksek glikojen depolarına ve dinlenme hızında da bir artışa sahiptirler. Ayrıca yüksek bir aerobik kapasite ile oyuncular glikojen depolarında bir azalma olmadan ve laktat birikiminden önce çok yüksek yoğunlukta ve daha uzun mesafe koşabilmektedir. Bununla birlikte bu oyuncular daha fazla sprint yapabilmekte, top ile yapılan hareket sayılarında bir artış olmakta ve yüksek yoğunluktaki aralıklı egzersiz sırasında toparlanmaya katkı sağlamaktadır. 
Futbolcuların aerobik kapasitelerinin belirlenmesi maç performansının belirlenmesi ve tahmin edilmesi, fiziksel kondisyon programlarının planlanması, futbolcuların seçimi ve yetenek değerlendirmesi için yararlıdır. PATE ve KRISKA (1984), aerobik dayanıklılık performansında bireysel değişikliklerin sebebini gösteren üç büyük faktörü içine alan bir modeli tanımlandırmışlardır. Bu elementler; maksimal oksijen alımı (VO2max), laktat eşiği ve koşu ekonomisidir.
Maksimal oksijen alımı; büyük kas grupları ile dinamik egzersiz esnasında meydana getirilebilen en yüksek oksijen alımı olarak tanımlanmakta ve aerobik performans değerlendirildiğinde daha önemli bir belirteç olduğu düşünülmektedir. Çünkü maksimal oksijen alımı, bireylerdeki oksijen taşıma sisteminin işlevsel limitinin bir göstergesini sağlamaktadır. Maksimal aerobik kapasite, vücut kütlesinin artmasından dolayı yaş ile artmaktadır. HELGERUD ve arkadaşları (2001) tarafından yapılan çalışmada, maksimal oksijen alımının % 11 artması, maç yoğunluğunun % 5 ve bir maç içerisinde katedilen mesafenin 1800 metre arttığını elde etmişlerdir.
Laktat eşiği; laktatın çıkarıp ve üretilerek dengelendiği büyük kas grupları kullanılan dinamik çalışmaki kalp hızı ya da oksijen tüketimi ve en yüksek çalışma yükünü tanımlamaktadır. Bazı dayanıklılık sporlarında laktat eşiği, maksimal oksijen alımına göre aerobik dayanıklılık performansının daha iyi bir göstergesi olabilmektedir. Laktat eşiği, maksimal oksijen alımı değişmeksizin de değişebilmektedir ama bu değişmeler çok düşük kalmaktadır. Teorik olarak yüksek bir laktat eşiğinin anlamı, bir oyuncunun laktat birikiminin olmadığı bir hareketi ortalama yüksek bir yoğunlukta sürdürebilmesidir. Laktat eşiği ve 4 mmol. l-1 referans noktaları, kan laktat birikiminin (OBLA) başlangıcı olarak bilinmektedir.
Koşu ekonomisi; verilen bir koşu şiddeti için tüketilen oksijen hızı ve tüketilen oksijenin her volumünde katedilen mesafe ya da her katedilen mesafede tüketilen oksijenin volumü olarak ifade edilebilmektedir. COSTILL, THOMAS ve ROBERTS (1973) ile HELGERUD (1994) yapmış oldukları çalışmada koşu ekonomisindeki bireysel değişkenleri rapor etmişlerdir. Değişikliğin nedenleri çok iyi anlaşılmamıştır ama muhtemelen anatomik özellikler, sinir-kas yeteneği ve elastik enerjinin deposu ilgili faktörler olduğu düşünülmektedir. HOFF ve arkadaşlarının (2002) yapmış oldukları çalışmada koşu ekonomisinde % 5 oranındaki gelişmenin bir maçta katedilen mesafeyi yaklaşık olarak 1000 metre artıracağını hesapladılar.
Son zamanlarda yapılan birçok çalışmada, Avrupa futbol liginden yüksek seviyedeki takımlardaki oyuncuların maksimal oksijen alımı değerleri bilgisi rapor edilmiştir. Bu bilgilere göre son yıllarda Avrupada yapılan çalışmalarda oyuncuların aerobik kapasitelerinin arttığı görülmektedir.
Başarılı performans için sınırlayıcı bir faktör olmadığı önemli bir açıklama olmasına rağmen, oyuncuların en üst seviyede rekabet yapabilmeleri için 60 ml. kg-1 min-1 değerinden daha yüksek bir maksimal oksijen alımı değerlerine sahip olması öne sürülmektedir. Çünkü birçok araştırmacı, 60 ml kg-1 min-1 olan maksimal oksijen alımının elit seviyedeki profesyonel erkek futbolcular için minimal bir eşik olduğunu düşünmektedir. Yapılan çalışmalarda elit seviyedeki futbolcular için laboratuar ortamında elde edilen ortalama maksimal oksijen alımı değerleri 55 – 69 ml.kg-1 min-1 arasında olduğu rapor edilmiştir. Bu değerler, diğer takım sporlarında bulunan değerlere benzerdir ama dayanıklılık sporları yapan elit sporcular için elde edilen değerlerden oldukça düşüktür. Çünkü dayanıklılık sporlara yapan sporcuların 90 ml kg-1 min-1 değere yakın olduğu yaygın olarakbulunmuştur.
Futboldaki maksimal oksijen alımının önemi, Macaristan 1. Ligindeki en başarılı takımların korelasyon sıralaması ile gösterilmiştir. APOR (1988), Macaristan futbol liginde yapmış olduğu çalışmada, ilk dört takım sıralamasının, takımların ortalama maksimal oksijen alımı arasındaki sıralamayı yansıttığını rapor etmiştir. Bulgular, takım performansı ve maksimal oksijen alımı arasında bir ilişkinin bulunduğunu göstermiştir. Benzer bir şekilde WISLOFF ve arkadaşları (1998) tarafından Norveç elit liginde yapılan çalışmada da en alt sırada bulunan Strindheim takımındaki oyuncuların VO2max değerleri (59.9 ml kg-1 min-1) ile en üst sırada bulunan Rosenborg takımındaki oyuncuların VO2max değerleri (67.6 ml kg-1 min-1) karşılaştırıldığında aynı korelasyon bulunmuştur. Brezilyalı futbolcular ile ilgili yapılan çalışma sonuçlarına göre, Brezilyalı oyuncuların diğer Avrupalı oyunculara göre daha düşük bir maksimal oksijen alımına sahip oldukları elde edilmiştir.
Futbolcular üzerinde yapılan çalışmalarda VO2max değerlerindeki farklılıkların sporcuların uygunluk seviyeleri ve oyun pozisyonları ile ilişkili olduğu elde edilmiştir. Orta saha oyuncuları takımdaki diğer oyunculara göre daha yüksek VO2max değerlerine sahipken, kaleciler ve defans oyuncuları ise en düşük değerlere sahiptir. Fakat futbolcuların aerobik kapasite profilini belirlemek için, tercih edilen oyun pozisyonu kadar kronolojik yaş, biyolojik olgunluk, antrenman yaşı, morfoloji ve antropometriyi içeren birçok farklı bağımsız faktörü göz önüne almak gerekmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder